Oktoberfest’in çıkış hikayesini


Havalimanından çıktığınız andan itibaren Münih sizi etkisi almaya başlar. Oksijeni bol havası, temiz caddeleri, yüzlerce yıllık mimarisi ile bu şehir Avrupa’nın kalbinde yer alan bir miras müzesidir adeta. Berlin ve Hamburg’dan sonra Almanya’nın üçüncü büyük kenti olan Münih, Bavyera Eyaleti’nin de başkentidir.

Her mevsimde ayrı güzelliği olan şehri iki kez görme fırsatım oldu. Biri Noel’in hemen öncesinde, diğeri ise sonbaharda.


Nereye gidilmeli?


Münih’i gezmeye benim gibi merkezden başladıysanız yolunuz mutlaka Marienplatz Meydanı’na düşecektir. Tramvay, metro ya da otobüsleri kullanarak meydana kolayca ulaşmanız mümkün. Sanırım Münih’in en güzel yanlarından biri ulaşım kolaylığı… Şehri bir uçtan bir uca metro ile gezmeniz mümkün.

Peki bu meydanda neler mi var? Gittiğiniz döneme göre değişiyor. Şayet Aralık ayında Münih’te bulunacaksanız örneğin, tüm meydan ve cadde boyunca kurulmuş olan şıkır şıkır yılbaşı evleri sizi karşılayacak. Bu evlerde sıcak şarap eşliğinde sosisli yiyebilir, keyifli sohbetlerle içinizi ısıtabilirsiniz. Bunun dışında Bavyera’ya ve Münih’e özgü eşyaları bulabileceğiniz pek çok dükkan ve alışveriş merkezleri bu meydanda mevcut.

Kilise mimarileri dikkat çekici

Münih, kiliselerinin mimarisi ile de dikkat çeken bir şehir. Özellikle en büyük kilisesi Frauenkirche ve beyaz kilise olarak adlandırılan Theatinerkirche görülmeye değer. İkisi de Marienplatz’a yürüme mesafesinde…

Trafik yok, spor yapan çok

Şehirde trafik neredeyse yok. Herkes işe geliş gidişlerinde toplu taşıma araçlarını kullanıyor. Özellikle metroyu kullananlar evlerinden istasyonlara bisikletle gitmeyi tercih ediyorlar. -5 derece bile bisiklete binen, yürüyüş ya da spor yapan bir kitleye rastlamak mümkün.

Münih, Avrupa’nın kalbinde yer alıyor desek sanıyoruz yanlış olmaz. Bu nedenle Avrupa’nın pek çok ülkesine hızlı trenlerle ulaşım da mümkün. Bu arada bir detayı paylaşmakta da fayda var. Şayet yolculuğunuz sırasında duş almak isterseniz Münih Tren Garı’nın altında bu ihtiyacınızı karşılayabilirsiniz.

Etkinlikler her yerde

Münih sanata ayrı önem veren şehirlerden. Şehirde her daim bir müzik, film, edebiyat, opera ve festival etkinliği bulabilirsiniz. Opera için etkinlik takvimine göre Max Joseph Platz’da yer alan ve Bavyera Devlet Orkestrasına ev sahipliği yapan National Theater’a ( Opera Binası) gidilebilir, Eylül-Ekim tarihlerinde ünü tüm dünyaya yayılan Octoberfest’e katılabilirsiniz.

Bavyera tarzı kutlama Oktoberfest

Her yıl yaklaşık 6 milyon kişinin katıldığı Oktoberfest Almanya’nın Münih kentinde düzenleniyor. Başlangıç tarihi farklılık gösterebiliyor ancak etkinlik genellikle Eylül sonu- Ekim başı gibi başlıyor ve Theresienwiese’de kurulan festival çadırlarında iki hafta boyunca muhteşem bir şenlik yaşanıyor.

Oktoberfest’in çıkış hikayesi ise şöyle: 1810 yılında Münih halkının Veliaht Prensi Ludwig ile Saksonya-Hildburghausen Prensesi Therese evliliklerini kutlamak için bir davet düzenlerler.

Ludwig’in babası Bavyera Kralı Maximilian şehrin kapılarının önünde düzenlenen açık hava partisine 40 bin konuk davet eder. Katılan herkes o kadar çok eğlenir ki bir sonraki yıl tarımsal bir faaliyet de eklenerek kutlamanın devam etmesine karar verilir. Bu tarihten sonra festivalin ana içeceği bira olur. Oktoberfest’te sadece Münihli yerli üreticilerin içecekleri servis edilir.

Özellikle hafta sonlarında girişte uzun kuyrukların olduğu Oktoberfest’e şehir dışından ya da yurtdışından gelecekler aylar öncesinden bilet ve otel rezervasyonlarını yaptırıyorlar, çünkü festival zamanı otellerde yer bulmak imkansız gibi bir şey. Biletler ise ateş pahası.

Hatta önerimiz çadırlardan birine bile rezervasyon yaptırmanız ve festival coşkusunu tam anlamıyla yaşamak istiyorsanız Bavyera yerel kostümünüzü önceden ayarlamanız. Festivale katılan çoğu kişi hatta servis yapan garsonlar bile Bavyera eyaletine özgü geleneksel kıyafetlerini giyiyorlar. Oktoberfest bu yıl Münih’te 183. kez düzenleniyor.

Sanat galerilerinin merkezi Kunstareal

Münih’in en önemli sanat galerileri Kunstareal’de toplanmıştır. Bunlar arasında Alte Pinakothek, Neue Pinakothek ve Pinakothek der Moderne mutlaka görülmelidir. Otomotiv meraklıları için BMW Müzesi’nin de bu kentte bulunduğunu hatırlatalım.

Almanya’da saray denildiğinde gezilecek çok fazla alternatif vardır. Zaten şehri tam anlamıyla içinize sindirmek istiyorsanız burada en az bir hafta konaklamanız gerek. Ben Almanya’nın Versay’ı olarak adlandırılan Schloss Nymphenburg’u ziyaret etme fırsatı buldum. Kışın bahçelerinin karla örtüldüğü sarayın en güzel zamanı ilkbahar ve yaz aylarında.

Güney Bavyera’nın 50 km güneyinde yer alan Tegernsee Gölü ise Münih’in bir başka tabiat güzelliği… Yazın Tegernsee’de piknik yapabilir, kışın göl manzarası eşliğinde Almanya’nın yöresel tatlılarından yiyebilirsiniz.

Ne almalı?

Münih’te alışveriş dendiğinde akla gelen iki ünlü cadde var: Maximilian Strauss ve Theatiner Str. Dünyanın en önde gelen markalarını bu caddelerde bulmanız mümkün. Yine Marienplatz’da pek çok küçük alışveriş merkezi ve hediyelik eşya dükkanı her zevke ve bütçeye hitap ediyor. Münih’e özgü bira bardakları, Bavyera yerel kıyafetleri, porselen tabaklar ve bardaklar alınacaklar listesinde ilk sıralarda yer alıyor.

Münih’te kent pazarları da oldukça ünlü. Viktualienmarkt, Auer Dult, Elisabethmarkt ve Christmas (Noel) Pazarları başlıcaları. Buralardan da ailenize ve sevdiklerinize birbirinden güzel hediyeler seçmeniz mümkün. Çeşit o kadar çok ki, insanın her gördüğünü alası geliyor.

Nerede yemeli içilmeli?

Münih’in yemek kültürüne hayran kalmamak elde değil. Özellikle Bavyera mutfak kültürü, tüm dünyadaki lezzetleri bulabileceğiniz bir zenginliğe sahip. Yemek çeşitliğinin yanında tatlıları da es geçmemek gerekir elbette. Münih’te herhangi bir pastaneye girdiğinizde sizi en az 50 çeşit tatlı karşılıyor ve inanın hepsi de birbirinden lezzetli. Peki bu lezzetleri nerede bulabilirsiniz? Aslında hemen hemen her yerde bu tatlara ulaşmanız mümkün. Ben size gördüğüm yerleri sıralayalım; siz de yolunuz buraya düşerse kendi alternatiflerinizi yaratın.

Marienplazt’ta bulunan Neues Rathaus’un (Yeni Belediye Binası) altında çok sayıda restoran bulunuyor. Akşam iş çıkışı güzel bir akşam geçirmeyen pek çok Alman burayı tercih ediyor. Biraz daha lüks bir yerde yemek yemek isterseniz önerim Feinkost Kafer olacak. Yemekler inanılmaz lezzetli ve fiyatlar Avrupa standartlarına göre çok pahalı değil.

Zaten iyi durumda olan Alman ekonomisine biraz da ben katkıda bulunayım ve yeme içme alışverişi yapayım derseniz, Dallmayr’a gitmenizi şiddetle tavsiye ederiz. Mekan, Marienplatz’a yürüme mesafesinde olan Diener Str.’de. Kahveleri ile ünlü bu mekanda neredeyse yok yok. Yerel yemekler, tatlılar, kahvaltılıklar, peynirler, kahveler, çikolatalar ve daha pek çok çeşit sizleri bekliyor.

Yemeğimi, tatlımı yedim, kahvemi de yudumladım diyorsanız sırada Münih dendiğinde akla ilk gelen simgelerden biri olan bira var. Münih’in en büyük birahanesi Hofbrauhaus, bira çeşitlerini denemeniz, Bavyera kültürünü solumanız için en ideal yer. İnsanı kendinden geçiren müzikleri de cabası. Çıkışta kendinizi içinize bir Alman kaçmış olarak bulabilirsiniz.

Nerede kalmalı?

Münih, konaklama seçenekleri açısından da oldukça zengin. Ben şehri görmeye geldim, bana bir yatak yeter diyenlerdenseniz mutlaka size uygun bir hostel bulabilirsiniz.

Keyfine düşkünler içinse önereceğimiz yer Bayerischer Hof. Şehir merkezinde yer alan ve 150 yıllık bir tarihi olan 5 yıldızlı bu otel, Opera Binasına ( National Theater) ve Beyaz Kilise’ye (The Church of Our Lady) yürüme mesafesinde.

Yolculuğumuz sırasında tanıştığım bir Alman arkadaşımdan Münih dendiğinde aklına hemen o anda gelen ilk üç şeyi sıralamasını rica ettim. İşte cevapları: Mirasa değer verme, iyi ekonomi ve güvenli olması.