İngiltere’de okumak için ne yapmalı?
Ekonomisi ile dünyanın en büyükleri arasında yer alan İngiltere, aynı zamanda eğitimiyle de adından sıkça söz ettiren bir ülke. Öyle ki, dünyadaki çoğu ülkeden eğitim sistemi ile farklılaşan İngiltere, çocukların hayallerini süslüyor. Geçtiğimiz günlerde Londra‘ya yaptığım ziyarette ülkenin eğitim sistemi ile ilgili birçok fikir edindim. Ülkenin okul şehirleri olan Oxford ve Cambridge‘de eğitim görmek için şartlar neler? Ülke eğitimde neden bu kadar başarılı? Bu ve bunun gibi soruların cevaplarını sizlerle paylaşacağım.
Oxford ve Cambridge İngiltere’nin iki önemli okul şehri… Cambridge Londra’nın doğu, Oxford ise batı istikametinde yer alıyor. İkisinin de Londra’ya olan uzaklıkları neredeyse aynı. 50 km civarında bir mesafe var. Bu iki yer de özellikle üniversite için ayrılmış. Buraların etrafında yerleşimler başlamış daha sonra. Öğretmenler, akademisyenler ya da görevliler gibi kişiler buraya yerleşmiş. Yani buraların kuruluş amacı eğitim…
900 yıllık üniversiteler var
İngiltere’nin kuruluşu 1050 yılı civarında. İki tane üniversite var. Bunların kuruluşları 1100’lü yılların ortaları. Yani düşünün 900 senelik üniversiteler bunlar. Şehrin içerisine bir okul yapalım düşüncesi ile yapılmamış. Buralarda hiçbir şey yokken üniversiteler açılmış.
İngiliz eğitim sistemi çoğu ülkeden farklıdır. Bir ekoldür bu aslında. Burada çocuklar 2 yaşına geldiğinde yani konuşabildiği zaman mutlaka yuvaya veriliyor. Kreşe gitmeyen çocuk neredeyse yok diyebiliriz. Kimisi özel ya da belediyeler tarafından yapılmış olan, kimisi de kiliseler tarafından yapılmış olan kreşlere gönderiliyor. Çocuklar zaten temel eğitimini kreşlerde alıyor. Çocuklar okuma yazmayı kreşlerde öğreniyor.
Her milletten öğrenci İngiltere’de okuyabiliyor
İngiliz, Türk, İtalyan yada Arap farkına bakılmaksızın liseyi okuyan herkes İngiltere’deki üniversitelere gidebiliyor. İngiliz vatandaşı da olsa son iki seneyi buradaki lisede okumadıysa bu okullara paralı devam ediyor. Yani vatandaşı olması bir şeyi değiştirmiyor. Bu konuda kesinlikle bir ayrımcılık yok. Eğitimde her şey tabii ki ücretsiz değil. Harç paraları oldukça yüksek. Fiyatları okuldan okula değişiyor. Dolayısıyla okurken çalışan çok öğrenci var. Kimileri de ailelerinden destek alıyor. Üniversite yılları kolay olmayıp, çoğu zaman başka şehirde yaşamak zorunda kalabilmek mümkün.
En az 15 üniversitesi dünyada ilk 100’de…
Üniversite açısından bakarsak, dünyadaki en iyi 100 okul arasına en az 15 tanesi buradan girer. Dünyanın en iyi ikinci üniversitesi Oxford olduğunu biliyoruz. Oxford sosyal, Cambridge ise matematik ağırlıklı üniversitelerdir. Bu iki okul da tarz olarak dünyadaki diğer üniversitelerden çok farklıdır. Bu iki üniversitenin ismi de şemsiye isimler. Diyelim ki, Oxford Üniversitesi’nin altında 39 tane küçük üniversite vardır. Bunların kimisinde 200 öğrenci, kimisinde ise 2-3 bin öğrenci var. Her biri mali açıdan bağımsız olarak eğitim vermektedir. Okulların bazı alanları ortak kullanıma açıktır. Çünkü her birinin kendi spor sahası bulunmuyor. 39 tane üniversitenin rektörü toplu olarak Oxford Üniversitesi’nin senatosunu oluştururlar. Diplomanızı aldığınızda Oxford Üniversitesi altında mezun olduğunuz okulun ismi yer alır. Önemli olan da o okulun ismidir. Bu okulların 32 tanesi lisans, 5 tanesi lisans üstü, 2 tanesi de akademisyenler içindir.
Oxford sosyal, Cambridge ise sayısal ağırlıklı okullar
Oxford’a tekrar dönecek olursak, kolejler arasında ciddi bir yarış var. Bu sistemin aynısını Cambridge’da da görebilirsiniz. Oxford’da ağırlıklı olarak politika, tarih, coğrafya, felsefe, İngiliz dili edebiyatı alanında eğitimi var. Cambridge’e giderseniz de mühendislik bölümleri dikkat çekiyor. Özellikle dünyanın en iyi ve önemli biyokimya laboratuarları Cambridge’de bulunuyor. Burası bürokrat, istihbaratçı veya mühendis, Oxford ise devlet adamı yetiştiriyor. Çünkü sosyal ağırlıklı dersler politika, tarih ve edebiyat ön planda olduğu için. Oxford’dan İngiltere tarihi boyunca 25 tane başbakan çıkmış. 47 tane Nobel ödüllü mezunu var.
Peki bu üniversitelerin özellikleri neler? Neden bu kadar başarılılar?
Bu üniversiteler kabul ettiği İngiliz ya da farklı milletten öğrencilerin mülakatında bazı kıstaslara dikkat ediyorlar. Bunlardan birincisi öğrencilerin çok iyi ailelerden gelmeleri… Yani çok zengin olmalarını kastetmiyorum. Ailelerinin eğitimli olması önemli. İkincisi ise öğrencilerin sanatla ilgilenmiş olması gerekiyor. Tiyatroda görev alıp almadığına, müzik enstrümanı çalıp çalmadıklarına bakıyorlar. Üçüncü olarak ise sosyal faaliyetler… Kimsesizler derneğinde ya da kanser vakfında gönüllü olarak ne kadar çalıştığına bakıyorlar. Mülakatlarda bunlara da dikkat ederek okula kabul ediyorlar. Çünkü burada dünyaya iyi insan çıkartmayı amaçlıyor. Burada millet gözetmeksizin bunu yapıyorlar. Yabancı öğrencilerin de sonuçta 5-6 yılını burada geçireceği için ülkesine döndüğünde ya bir devlet adamı ya da önemli bir şirketin başında olması hedefleniyor.