Kopenhag’da gezilecek yerler ve lezzet durakları


Tarihi cazibesi, modern tasarımları, seçkin bar ve restoranları ile Danimarka’nın başkenti Kopenhag farklı bir seyahat deneyimi yaşamak isteyenlerin gidebileceği rotalar arasında yer alıyor. Bazı gezginlere göre Kopenhag’ın gizli kalmış mimari hazinelerini bir bisikletle keşfetmekten daha iyi bir yol yok. Bisiklet kiralayarak rehber kitaplarında bulamayacağınız harika keşifler yapabilirsiniz. Özellikle Norrebro ve Vesterbro bisikletle keşif için büyük bölgeler arasında. Çünkü burada pek çok küçük cadde var. Kolayca etrafında dolanabilirsiniz. Ancak çok dikkat edin! Çünkü bazı Danimarkalı bisiklet kullanıcıları kurallara uymayarak agresif olabiliyor.

Bisikletli keşif için Havneringen

Bisikletinizi limanın etrafında kullanmaya başlayın. Buradaki 13 kilometrelik bisiklet yolunda karşınıza pek çok güzellik ve nadir görebileceğiniz bir manzara çıkacak. Opera Binası ile Kraliyet Kütüphanesi modern ve eski mimarinin bir karışımı. Şehrin tartışmasız en sıcak binası. Bir cam bardak gibi duruyor ve içinde ayrıca spor salonu, restoran, müze ve ofisler bulunuyor. Kanalın iki tarafına geçiş yapabileceğiniz 2 adet geniş bisiklet köprüsü bulunuyor. Bu köprülerden biri tasarımcı Olafur Elisson tarafından çizilen Cirkelbroen Köprüsü. Köprü geleneksel Danimarkalı balıkçı teknelerinden esinlenilerek tasarlanmış. Christianshavns Kanalı boyunca 5 yuvarlak platformdan oluşuyor.

Kierkegaard da burada: Assistens Mezarlığı

Kilisenin bahçesinde yer alan mezarlık Nørrebro’nun kalbinde bulunuyor. İnsanların sevdiklerini defnettikleri bu hüzünlü yerin hemen yanında bu defa yaşama çağrı gibi duran doğum günü kutlamaları yapacakları, bir taraftan güneşlenip diğer taraftan piknik için bir park alanı bulunuyor. 1760 yılında yapılan kilise mezarlığı içinde ünlü Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard ve yazar Hans Christian Andersen’ın mezarları da yer almakta. Şayet ölülerin sayılmasına izin verilseydi Nørrebro’nun ülkenin edebi ve ruhani merkezi kabul edilebileceği söyleniyor. Mezarlık açıldığı zaman denizciler dünyanın farklı yerlerinden ağaç ve çiçekler getirmişler. Etraf Güney Amerika, Hindistan ve Japonya’dan gelen muhteşem çiçeklerle donatılarak huzurlu bir ortam yaratılmış.

Lezzetin kralı Manfreds

Mezarlık etrafında dolaşınca acıkabilirsiniz; o zaman Elmegade’de pek çok küçük restoran bulmanız mümkün. Selfish’te harika sushi’ler yiyebilirsiniz. Ancak Jaegersborggade’de bulunan Manfreds bütün restoranların kralı olarak gösterilir. Restoran çiğ eti ile meşhur. Steak, peynir ve çavdar ekmeğinden oluşan bir orta boy porsiyon 12 Pound. Noma’nın eski yöneticilerinden olan Manfreds’in işletmecisi Kim Rossen gelen misafirlerin 12-20 Pound civarında fiyatlarla yemek yiyebileceklerini, ürün ve şarapların çoğunun organik olduğunu, sebzelerin 40 km uzaklıktaki Manfreds’ten geldiğini belirterek güzel bir semt lokantası yarattıklarını söylüyor.

Lenin’in çalıştığı yer: Kraliyet Kütüphanesi

Burada durun ve Kopenhag kıyısındaki en değerli mimari yerlerinden biri olan Black Diamond’un dışındaki şezlonglara uzanın. İçerisinde konser salonu, kitapçı ve harika unlu ürünler sunan küçük bir kafe bulunuyor. İkinci katta eski bir okuma salonu var. 1910 yılında Lenin burada çalışmış. Pek çok Danimarkalı gazeteci ve yazar da yazı yazmak için burada saatlerce zaman harcamış. Yürüyen merdivenle yukarı çıkarken bu okuma odasına bakmayı unutmayın. Eski ve yeni binayı birleştiren bir köprü bulunuyor. Tavanın iç kaplaması 210 metrekarelik bir fresk ile Danimarkalı sanatçı Per Kirkeby tarafından dekore edilmiş.

Danimarka Tasarım Müzesi

Öğle yemeği için şehirdeki en iyi seçenek burada. Tabii ki ziyaretçiler mutlaka müzeyi dolaşmalı ve Dan tasarımının geçirdiği evrelere tanık olmalıdır. Sergiler arasında Poul Henningsen, Kaare Klint ve Arne Jacobsen’in tasarımları dikkat çekiyor. Yemekten önce Klint Cafe’de vakit geçirilebilir. Burada geleneksel Danimarka Sandviç’i olarak bilinen Smørrebrød yenebilir; sığır etli, ahududulu, fındık ve rokalı iki parça sandviç £15 civarında. 18. yy’da inşa edilen ve eski bir hastane olan müzenin avlusunda yaz aylarında oturabilirsiniz.

Fiskebaren

Kødbyen, perişan bir et deposuyken civarındaki yerlerle birlikte şimdi klas bir çevreye dönüşmüş. Kasaplar bu bölgeden ayrıldıktan sonra eğlence düşkünleri ve gastronomi sevdalılarının bölgesi olmuş. Clubber’lar buradan çıkmaz hale gelmiş. Fiskebaren burada yer alan mekanlardan biri. Balık, deniz mahsulleri severlerin tercih ettiği bir yer. İskandinav mutfak konseptine uygun olarak deniz tarağı, istakoz, karides ve yengeçler çiğ olarak veya isteğe göre pişirilerek servis ediliyor. Rahat ve trend bir atmosferi bulunuyor; dışarıda da oturma yeri mevcut. (Küçük bir tabak söylerseniz £11-35)

Bo-Bi Bar

Eski stil bir Danimarka barı görmek istiyorsanız mutlaka Bo-Bi’ye gidin. Biraları çok ucuz ama atmosfer havasız. Çünkü mekanda hala sigara içilmesine izin veriliyor. Ayrıca yemek içins adece haşlanmış yumurta ve fıstık var. Barın hemen karşısında Danimarka’nın en eski yayınevi olan Gyldendal’i bulacaksınız. Buradan Bo-Bi Bar’a 20 adımlık bir yol var.

Vor Frelser Kirke

Christianshavn’daki bu güzel barok mimari izleri taşıyan kilisenin sivri ucunun dışında döner bir merdiven bulunuyor. Ücretsiz ve en iyi şehir manzarasının burada olduğu söylenebilir. Bölge Arnavut kaldırımları ve dar, küçük sokaklarındaki cafe’leri ile keyifli bir ziyaret noktası.

8-tallet

Büyük ev olarak bilinen 8-tallet, Danimarkalı mimar Bjarke Ingels tarafından 8 ayrı şekli olan konut bloğu olarak tasarlanmış. Kopenhag’ın yeni kısmı olan Ørestad tarafında yer alan yapı modern özellikleri ile inek ve koyunların yer aldığı kırsal alanda kendini hemen belli ediyor. Binanın üst kısmına doğru yürüyük en altında yer alan restoranı deneyebilirsiniz.

Restaurant Schønnemann’da lezzet keşfi

Danimarka’nın geleneksek çavdar ekmeğini çok lezzetli yapıyorlar. Ancak açık sandviçler yani smørrebrød deneyimi için tabii ki yeterli değil. Burası aslında eski stil bir Danimarka restoranı. Restaurant Schønnemann’ın geçmişi 1877 yılına kadar gidiyor. 110 farklı kombinasyonda üzerine çeşitli malzemelerin ve sosların konduğu ekmekleri var. İspanya’da tapas neyse Danimarkada da smørrebrød o. Servislerin arasında 21 adet ringa balığı da bulunuyor. Danimarka birası ve smørrebrød’in yanı sıra Patatesten damıtılan 140 çeşit markası olan buzlu İskandinav içeceğini deneyebilirsiniz. Ancak yer bulabilmek çok zor. Önceden rezervasyon yaptırmakta fayda var. Smørrebrød deneyimi 10 Pound’dan başlıyor.

Ne zaman gitmeli?

Kopenhag için yaz dönemi daha çok keyifli olabilir. Şehir yaz boyunca pek çok festivale ev sahipliği yapıyor. Bunlardan bazılarına bakacak olursak: 29 Temmuz – 9 Ağustos tarihlerinde Kopenhag Yaz Festivali, 29 Temmuz- 12 Ağustos tarihlerinde Opera Festivali, 7-10 Ağustos’ta Moda Haftası, 8-11 Ağustos Elektronik Müzik Festivali düzenleniyor.